İhanetlerin en büyüğünü kendime yapan ben ;nasıl yüz bulup ta aynalara bakayım? İçimdeki yalancıyı gösteren gözlerle nasıl karşı karşıya geleyim?Belki de bu yüzden bakamam senin gözbebeklerine…İçimdeki Kabili görmenden değil,sende kendimi görmekten korkarım. Aynadır çünkü benliğime gözlerin yansıtır beni bana.
Sen korkmazsın dimi benim kadar aynalardan?Yansıtılmaması gereken gizlerin yoktu dimi senin?Bakma bana öyle,içimdekileri kuşlara serpiştirilen kırıntılar gibi dağıtma ortalığa lütfen.İstemiyorum artık ne aynaları nede ayna gibi gözlerini.Kendi ruhumdaki gizemi,aynanın sırla(rına) kaplanmışlığına üstün tutarken niye ihtiyacım olsun ki onlara…Özümdeki benden başka, benlere, bencilere dayanamazken aynalara nasıl dayanayım?İçime işlemiş lanet varken,aynaların getireceği uğursuzluk umurumda mı zannediyorsun,kır gitsin hepsini.Değil yedi yıllık uğursuzluk ,yedinin kerameti bile umurumda değil…Ve sonra gözlerini de al git buradan bir daha dönmemecesine..Ne sana ,ne benden öte beni gösteren gözlerine bakmak istemiyorum artık.Gözlerini değil ama kalbini kır da git buradan. Senden bana tek hatıra kırıkları kalbime batmış ayna gözlerin kalsın.Aynasızlığımla,yansımasızlığımla,sensizliğimle baş başa bırak beni.
21 Şubat 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Sevgili Serap,
Öncelikle hoş geldin demek isterim oyunumuza; aynaya bir başka göz bir başka bakış ve yorumla okumaktan çok keyif aldım ben, yeni kelimelerle tekrar görüşmek üzere.. sevgiler
Dilek
Oyuna harika bir 'merhaba' sunmuşsun sevgili Serap.:) Pek sevdiğim bir deyiştir 'yazdıkça çoğalmak.' Bak,mecâzi anlamı bir yana gerçekten yazdıkça çoğalıyoruz tanıyoruz birbirimizi.:)
Kelimelerinin gücü seni keyifle ve merakla takip edecek olmama davetiye oldu bu ilk yazında bana.
Sevgiler...
Yorum Gönder