"Murathan Mungan'ın Seçtikleriyle" üst başlığını taşıyan kitap anlaşıldığı üzere bir derleme yapıt.Daha önce okumadığım bir sürü yazarla tanışacağım için ağırdan alarak okumayı yeğledim.Kitabın başında öykü tadında bir önsözü var Murathan Mungan'ın..İşte onun ağzından kitabın kısa bir özeti:"Erkeklerin bağımsızlık merakları, serüven tutkuları, sevgi gereksinimleri, sahiplenme istekleri, bağlanma korkuları, toplumsal rolleri ve birlikteliğin tuzaklarından kalkarak çoğaltılabilecek nice durumun yarattığı iki cins arasındaki ezeli sorunlar içinde sıkışıp kalmış bu hikayeler toplu olarak okunduğunda başka bir boyut kazanıyor"
Kendini Öldürenler(Cesare Pavese/Egemen Berköz):
Yaşadığı kötü ilişkinin sonunda hissettiği acıları yeni ilişkisinden çıkaran bir adamın ve tek derdi bu adam tarafından sevilmek olan Carlotta'nın hikayesi bu.Carlotta'yı kendini temize çeken bir sünger olarak gören anlatıcıya kızmakla acımak arasında kaldım.
Kendini Öldürenler(Cesare Pavese/Egemen Berköz):
Yaşadığı kötü ilişkinin sonunda hissettiği acıları yeni ilişkisinden çıkaran bir adamın ve tek derdi bu adam tarafından sevilmek olan Carlotta'nın hikayesi bu.Carlotta'yı kendini temize çeken bir sünger olarak gören anlatıcıya kızmakla acımak arasında kaldım.
Madmazel Claude(Henry Miller/Sinan Fişek):
Madmazel Claude adlı hayat kadınını seven , ona acıyan adamın;nasıl olupta onun satıcısı konumuna geldiğini ve bu durumun yarattığı duyguları anlatıyor.
Sesler (Vladimir Nabokov/Seniha Akar):
Evli bir kadına aşık adamın,sevgilisiyle gittiği çay daveti üzerine kurulmuş bu hikaye seslerin eşliğinde oluşturulmuş.Konudan çok ses tasvirlerinin dikkatimi çektiğini söylemeliyim.
Meslek Seçimi (Bernard Malamud/Yasemin Güniz Sertel):
Karısı tarafından aldatılan Cronin'in tekrar üniversite öğretmenliğine başlaması ve öğrencileri arasında yaşça büyük olan Mary Lou ile yakınlaşması ile başlıyor hikaye.Mary Lou Cronin'den hoşlandığı ve ona güvendiği için dürüst olmak istiyor;geçmişinde yaşadığı kötü olayları bütün samimiyetiyle anlatıyor.Cronin anlatılanları kaldıramıyor ve aralarındaki ilişki bozuluyor.Mary Lou'yu herşeye rağmen kıskanan Cronin kızın hayatına girenlere bildiklerini anlatıp,kızın hayatını sekteye uğratıyor.Bu hikaye beni ikili ilişkilerdeki dürüstlük seviyesinin ne olması gerektiği;insanları geçmiş yaşamlarına göre yargılama kriterlerinin ne olduğu konusunda tekrar düşünmeye itti.
Merhem (John Cheever/Tomris Uyar):
Eşinin evi terketmesi üzerine,kendine yaptığı "kolay yaşam planı"na göre yaşamaya çalışan bir adam anlatılıyor.Hergün iş çıkışı aynı şeyleri yapan,gece uykusuzluğuna katlanmak için kitap okurken komşularından biri tarafından dikizlenen bu adamın öyküsü benim hoşuma gitti.Bu beğenide çevirinin anlaşılır ve düzgün yapılmasının payı olduğu gibi "Zaman her yaraya merhemdir" sözününde etkisi olduğunu düşünüyorum.
Kameriye (Raymond Carver/Zafer Aracagök):
Holly ve Duane adlarındaki çiftin başarısızlıklarını tartıştıkları ve birbirlerini suçladıkları sıradan bir hikaye bence.
Fazla Karıştırma (Alberto Moravia/Betül Parlak):
Kitapta beni en çok eğlendiren hikaye buydu diyebilirim.Karısına yapışık ikiz gibi yaşamayı adet edinmiş,pipirikli,sürekli konuşan,feminen huyları ağır basan,karşısındakinin duygularını anlamaktan bihaber bir adamın,karısının kendisini neden terkettiğini bulmak için yaptığı hesaplaşmaya tanık oluyorsunuz bu öyküde. Anlattıklarının sadece biri için bile bırakılabilecek bir adam olduğu halde kibirinin farkına varmadan kendini haklı görmesi mizahı yüksek bir hikaye çıkarmış ortaya.
Gün Boyu Gece Yarısı (Hanıf Kureishi/İlknur Özdemir):
Maria'nın gebeliği yüzünden eşinden,evinden ayrılan İan'ın işide savsaklaması sonucu ikilinin düştükleri çıkmazı ve bu çıkmazdan kurtulmanın yollarını aramalarını anlatan bu hikaye beni sıkmaktan başka bir etki yaratmadı üzerimde.
Benim Anlatışım (Truman Capote/Mehmet Fuat):
Yine komik bir hikaye...Karısı Marge ile evliliğini talihsizlik olarak niteleyen ama asıl talihsizliğin eşinin iki halasıyla aynı evde yaşamak olduğunu çok zaman geçmedem öğrenen bir erkeğin haklılık savaşını (kendi anlatışıyla!) ve bu savaş uğruna çıldırmasını okuyorsunuz.Sonunda kim haklı siz karar verin.
Buluşma (Charles Bukowski/Avi Pardo):
Hastaneden yeni çıkan çulsuz Harry ile işveli sevgilisi Madge'nin uzun süre sonraki ilk buluşmalarını anlatan,parasızda mutlu olunabileceğine !! dair bir öykü.. Bukowski'nin argo yüklü dili ilk defa okuyanlara fazla serbest gelebilir.
Laçen'le Hıdır'ın Öyküsü (Paul Bowles/Yurdanur Salman):
İki fakir arkadaşın gündelik yaşamlarına ve kızlarla olan ilişkilerini anlatan bir hikaye...
Araya Giren ( Jorge Luis Borges/Fatih Özgüven):
Herşeyi birlikte yapan,birbirlerine bağlı iki erkek kardeşin,varlığı sadece maddesel olarak anlamlandırılmış bir kadını hayatlarına soktuktan sonra başlarına gelenleri anlatıyor.
"Ağlamamak için kendilerini zor tutarak kucaklaştılar.Aralarında bir bağ daha vardı artık_acımasızca kurban ettikleri kadın ve onu unutmak için duydukları ortak istek."
Otostop Oyunu (Milan Kundera/Serdar Rifat Kırkoğlu):
Tatil için yola çıkan iki sevgilinin,yolculuklarını heyecanlandırmak için plansız olarak başladıkları otostop oyunu bu öykünün ana konusu.Olay kurgusu,konusu,betimlemeleri ile en çok beğendiğimhikayelerden biri oldu.Olduğumuz ile olmak istediğimiz,karşımızda gördüğümüz ile görmek istediğimiz kişi arasındaki farkların derinine inince insan ruhunun nasıl sallantılar geçirdiğine dair harika bir öykü bence.
Benzin İstasyonundaki Kadın (Bernhard Schlink/Ali Özdamar):
15-16 yaşından sonra ömrüne eşlik eden rüyayla yaşayan bir adam...Sakin ve rahat hayatlarıyla beraber kaybolan evlilik heyecanları kaybolan ve aşktan çok yaşamı birlikte sürdürme amacı taşıyan bir çift...2. Bahar havaında çıkılan bir gezi...Yeniden yakınlaşma evresinde,ömre sahip çıkan rüyanın gerçekleşmesi...Gerçek hayatla-rüya hayat arasında kalmanın verdiği şaşkınlık hissi içerisinde kendini yeniden oluşturmanın serüveni...Bence kitabın en güzel hikayelerinden biri.
"-Durur musun lütfen?
Karısı kenara yanaştı ve durdu.Şimdi diye düşündü,şimdi.
-Ben burada ineceğim.Seninle devam etmiyorum.Davranışımın çok tuhaf olduğunu biliyorum.Dahada iyi bilmem gerekirdi.Ama daha da iyi nasıl bilebilirdim,bunu da bilmiyorum.Yıkıntılar içinde doğrulmaya çalışıyoruz.Ben seninle yıkıntılar içinde doğrulmak istemiyorum.Sadece bir kere daha denemek istiyorum.
-Neyi?neyi denemek istiyorsun?
-Hayatı,aşkı,yeni bir başlangıcı,her şeyi işte."
.......Ertesi sabah denize yürüdü.Kumsalda yine sis vardı,gökyüzü ve deniz kurşuni;hava sıcak;nemli ve bunaltıcıydı.Sanki önünde daha çok zaman varmış duygusuna kapıldı."
Bir Aile Yemeği (Kazuo ishiguro/Haluk Erdemol):
Annesinin beklenmedik ölümünden sonra ülkesine dönen,genç bir erkeğin yemek öncesinde ve yemek sırasında babası ve kızkardeşiyle konuştuğu konular anlatılmış.Pişmanlıklar,farklı düşünceler,itiraflarve yazlmamış ama benim hissettiğim son karmaşık bir duygu seline kapılmama sebep oldu.Hikayedeki mekan betimlemeleri o kadar güzel verilmiş ki ayrıntılar gözümün önünden birer birer geçti.
Aydınlık Ve Temiz Bir Yer (Ernest Hemingway/Mehmet Harmancı):
2 Garsonun yaşlı ve sarhoş müşteri üzerinden başlattıkları konuşmayı konu edinmiş bu kısa öykü kitabın en sonuncusu.Erkek yalnızlığını net ve kısa bir biçimde aktarmayı başarmış.
Benim açımdan kitabın bana kazandırdığı en büyük artı yeni yazarlarla tanışma isteği uyandırması oldu.Kundera'ya ,Schlink'e ait başka şeyler okumak için sabırsızlanıyorum.
2 yorum:
Sevgili Serap, ayakta alkışlıyorum seni. Harika yorumlamışsın kitabı. Murathan Mungan'ı hiç sevmememe rağmen onun seçtiği hikayeleri ( gerçi kitabı sevmemde önemli bir faktör: onun yazdıklarının olmaması :-)) sevdim, tabi senin güzel, açıklayıcı yorumun sayesinde.
Alttaki kitaba yorum yazmadım, benim de Sabahattin Ali'ye karşı antipatim var, nedenini biraz bildiğim diyeyim.
Ama yorumlarının hepsini okuyorum.
Şimdi son bir soru: Bu kitabı okunacaklar listeme ekleyeyim mi? Beğenmezsem sorumlusu sensin ama :-))
çok çok sevgilerimle...
İznin olursa, bloğunu tanıtacaktım ya, bu yazına link vermek istiyorum. Çok hoş bir yazı, ne dersin?
Tüm söylediklerin için teşekkür ederim şeker kız,
Öncelikle seçkiler bence tanımadığın yazarlar hakkında önbilgi almanın en kolay yolu,benim için bu nedenle çok iyi bir seçim oldu.Tabii bir hikayeyle değerlendirme çok doğru olmayabilir ama tarzı hakkında bir fikir sahibi olunabiliniyor.Ben başka kişilerin seçtiği bu tarz(öykülerinin arasında konu birliği olanları) seçkileri okumaya devam edeceğim
Sabahattin Ali konusuna gelince;siyasi düşüncelerini kitaplarına yansıtmamakla diğer benzer yazarlardan ayrıldığını söylemem gerekir.Bence romantik,halk dilinde yazan,onların düşüncelerini yansıtabilen bir yazar ve kitapları okunmayı hakediyor.
Link vermen için izin istemene gerek bile yok,beğenmene gerçekten sevindim.
Yorum Gönder