Kitap İstanbullular,İstanbullu olanlar,olmaya çalışanlar,İstanbulluluktan sıyrılmak üzere olanlar ve İstanbul hakkında.Her yaştan,her kesimden insanın bir şehre ,bir toplulupa ait olma çabasını;kendi olma uğraşını ve insanlık hallerinden kesitler sunuyor önümüze.
Kitabın iki ana karakteri var.Birincisi yurt dışında yaşayan gen profösörü,akıllı,güzel ,karakter sahibi,görgülü ama yaralı kadın Belgin Gümüş.İkinciside Adana'dan çıkan heykeltraş,duygu adamı, kendini yetiştirmiş,evlat acısı çeken halk adamı Ayhan Pozaner...Evet,aklınıza geldiği gibi birinin adı Belgin Doruk'tan,diğerinin ki de Ayhan Işık'tan geliyor ve bu iki kalbi kırık insanın bir gün yolları kesişir.Roman da zaten bu birleşmenin kesinleşeceği Atatürk Havalimanında yakışıklı Ayhan,güzel Belgin'i beklerken zuhur eder.Ayhan İstanbul'a kesin dönüş yapan Belgin'i karşılamak için havaalimanına gider ama orada onu romanın diğer karakterleri ve anlatacakları kendi hikayeleri beklemektedir.Kim mi o diğerleri:
- Tuvalet temizlik işçisi varoşlardan gelme Hasret Sefertaş,
- Pasaport polisi maço Üzeyir Seferihisar
- Taksi şoförü İstanbullu Kürt Hamo Türk,
- Duty Free müdürü İstanbullu laik Yahudi Jak Sarfati,
- Moskova'dan dönen liberal işadamı Mehmet Emin Entek,
- O'nun genç sevgilisi ve "pörsınıl" asistanı Tijen Derya,
- Türban yasağı nedeniyle Amerika'da üniversite eğitimi almaya giden türbanlı Aleynâ Gülsefer,
- Cannes'da bir festivale giden ünlü sinema yazarı İstanbullu Levanten Anna Maria Vernier,
- Fransa'da okuyan kızını ziyaretten dönen Fransızca öğretmeni İstanbullu Ermeni Ayda Seferyan,
- Yurtdışında yaşayan kızı ve torununu ziyaretten yaşadığı Büyükada'ya dönen emekli tarih öğretmeni Kemalist Ulviye Yeniçağ,
- Barcelona'daki bir mimarlık konferansında Türkiye'yi temsil eden İstanbullu aktivist, ünlü mimar Erol Argunsoy,
- O'nun genç sevgilisi havalimanı barmeni İ. Baturcan Uzunçay,
- Atina'ya göçmüş akrabalarını ziyarete giden Boğaziçi Üniversitesi çevre bilimci İstanbullu Rum Prof. Yannis Seferis,
- San Francisco'daki ailesini ziyarete giden İstanbullu turizmci Susan Constance
- Berlin'den tatile gelen Alevî işçi Sabriye Bektaş ,
- Belgin'i karşılamaya gelen dadısı, dert ortağı, eski besleme İstanbullu Kete...
Ve romanın en önemli karakteri İSTANBUL...Bir istanbul ki herşeye karışıyor,kendini öve öve bitiremiyor.Kitapta en çok o konuşuyor.Neler mi diyor: - Benim adım İstanbul...
- İçinden deniz geçen biricik şehir benim....
- Yedi tepeli,yedi canlı,yedi kanlı İstanbul'um.
- Gezgin ve şairlerin tutkusuyum...
- Avrupalı doğu akdeniz şehri benim...
- Taşım toprağım altın...
İstanbul'da dahil hepsinin anlatacak hikayesi var.Herkesin sevinçleri, hüzünleri, önyargıları, aşmaya çalıştıkları sorunları var ama bu hikaye anlatma süreci havalimanında yapılan bir anonsla çok başka bir hal alıyor.Çok heyecanlı bir bekleyiş başlıyor o kozmopolit alanda.
Buket Uzuner okuyanların alışık olduğu bir dil yapısı var kitapta.Zorlamadan anlatıyor söylemek istediklerini yazar.Yalnız karakterlerini bazen o kadar teferruatlı ve bilmişçesine konuşturuyor ki inandırıcılığını kaybediyor.İstanbul 'da konuşmaya katılınca arada kopukluklar olabiliyor. Birde bazı anların farklı karakterlerce tekrar tekrar anlatılması insanı yorabiliyor.Küçük bezginlik anlarını atlatabilirseniz okunması oldukça keyifli bir kitap çıkıyor ortaya..Hele de benim gibi İstanbul özlemi çekenlerden,adını anınca burnunun direği sızlayanlardansanız tam size uygun bir kitap oluyor "İstanbullular".
Güzeldi hoştu ama beklediğimin tam karşılığı değildi kitap.Bu benim kitabı,yazarın diğer kitaplarıyla karşılaştırmamdan kaynaklanıyor galiba.Yinede okuduğunuz zamana acımayacağız bir kitap olmuş. Bir de Everest Yayınlarının özel serisi Cep Boy kitaplarından alırsanız emin olun paranıza'da acımayacaksınız:)Sadece 9,90 ytl hatta internetteki sitelerde çok daha ucuz... Şimdiden zevkli okumalar...
***Bir aşk ilişkisinin hangi ortaklıklar üzerine kurulduğu bellidir ama asıl hangi zayıflıklar üzerine durduğu daima bir sırdır "diyerek iç geçirdi Belgin..(syf336)
“İstanbul benim adım;
Doğu Akdeniz'in, orta ve yakın Doğu'nun, Balkanlar ve Kafkaslar'ın,
yakın-uzak, ön ve arka Asya'nın, binlerce yıldır Dünyanın kaderiyim Ben!.
İmparatorların, sultanların, evliyaların, azizlerin, ermişlerin, kahramanların, soyluların,
kimsesiz ve evsizlerin, terk edilmiş ve kalbi kırılmışların, tutunamamış ve tutunamayacakların, kağıt toplayıcılarının ve işsizlerin, tinercilerin, sokak çocuklarının, fahişelerin,
delilerin, akıllıların, idealist ve fırsatçıların, safların ve romantiklerin ruhuyum ben.
Hepsinin şehri, hepinizin İstanbuluyum ben...
İstanbul'um ben.
Değerimi bilmeyen fanilerin sonunu en iyi yine ben bilirim''.
5 yorum:
Acilen sahip olunması gerekenler listesine eklendi çok çok teşekkürler bu tanıtım için.
feci şekilde okuyasım geldi bak şimdi bu kitabı.çok güzel anlatmışsın
PrimaRima ve Yasemin;
Okuduktan sonraki yorumlarınızda bekliyorum.Özelliklede cep serisinen okursanız bu tarz şeklin okumaya nasıl bir etki kattığının izlenimlerinizi bizimle paylaşmanızı istiyorum.Şimdiden keyifli okumalar.
Kitapta insanların yaşadığı bazı çelişkiler de çok güzel anlatılıyor. "Türbanlı"-"Modern","Türk"-"Azınlık" çelişkileri duygular bazında görülüyor.
Bol okumalar.
Uygarradikal;
Evet haklısınız.Benimde "Türbanlı ama iyi kız" Yahudi ama iyi çocuk","Gay ama iyi insan" gibi tanımların altına saklanan ironi çok hoşuma gitmişti.Hepimize bol okumalar..
Yorum Gönder