Aslı Erdoğan benim için özel bir yazar.Yaşamında verdiği kararların sivriliğine ve bunları itiraf edercesine yazdığı kitaba yansıtmasına gıpta ile bakarım.Kitaplarının arkasındaki "geleceğe kalacak elli yazar " imgesinden çok benim kitaplığımda tüm kitaplarıyla yer alacak yazarlardan olması hoşuma gider. Kızıma överek önereceğim yazarların başında gelir.
Aslı Erdoğan ,bu kitabında da içimdeki bir yere öyle dokunuyor ki insanlığım ciddi halde sarsılıyor.Bilgisayar mühendisliğini ve CERN’deki fizik kariyerini bir anda bırakabilen birisinin kendiyle hesaplaşmasıda kitaplarına gerçeğin en şiddetli hali olarak yansıyor.Özgür adındaki bir kadının dünyanın en tehlikeli şehri(!) Rio' yu anlattığı kitabının ismidir Kırmızı Pelerinli Kent aslında ve o kitapta şehirden çok Özgür'ün şehirdeki kötülükleri betimlemesi anlatılır.Bununla beraber okuyucuya Özgür'ü de tanıtan bir anlatıcı vardır.Yapı olarak benim çok sevdiğim türde yazılmış bu kitap. Gezi kitabı kadar ayrıntılı,şiir kadar dokunaklı,öykü kadar kendi içine dönük bir kitap Kırmızı Pelerinli Kent.Kırmızı pelerinli bir sihirbazın içindeki kötülükleri örttüğü, turistik yabancılara sadece hünerlerini gösterdiği bir kent olmuş Rio.Kendine gülümseyenlere gülümseyip,işin özünü anlayanlara şiddet uygulayan bir psikopata dönüşmüşmüş bir kent var karşımızda.
Bu kitap bir hesaplaşma kitabı demiştim."Kendiyle,Rio ile,"ölümle, hayatla, şiddetle, kötülükle, insanların ve şehirleyen parlayan yüzlerini gören beynimizle... Bu tarz bir içe dönüşü anlatılabilecek en doğru sözcüklerle betimliyor Aslı Erdoğan. Zaten yazarın bence en büyük gücü buradan geliyor, az cümle kullarak istediği herşeyi ifade edebiliyor.Hani şu konstre deterjanlar gibi, az kelime - çok duygu...Ben okurken hep şunu düşünüyorum: "Ben aynı olayları yaşasaydım,aynı yerleri görseydim bile kendi hislerimi bu kadar doğru anlatamazdım." Yabancılık kavramı üzerine de oldukça güzel şeyler yazmış.Alışıldık gurbet türküleri söylemeyen ,ağlatarak değil kanatarak uzakta kalmanın acısını hissettiren bir kitap olmuş Kırmızı Pelerinli Kent. En kötü yabancılığın mekanlardan çok kendimize olan olduğunu hatırlatmış sürekli olarak.Birkaç zor anlaşılır cümlesi dışında okurkende düşünürkende zevk veren bir kitap oldu benim için.
Okuyup sevenler zaten ne demek istediğimi anlamışlardır.Oku(ya)mayanlar içinse tavsiyem kendinize bir şans daha verin ,Aslı Erdoğan'dan bünyenizi mahrum etmeyin.Bana inanmıyorsanız birde BOZGUN ODASI ' ndan dinleyin Aslı Erdoğan'ı... UNUTMAYIN HAYAT BİR DÜŞTÜR VE ASLI ERDOĞAN BU DÜŞÜN EN SAHİCİ GÖRÜNTÜLERİNDEN BİRİDİR.
Kitaplarını bir süredir Everest yayınlarından çıkartan yazar hakkındaki tek eleştirim kitap kapakları hakkında olabilir.Kitabın kapağına,arkasındaki bir-iki cümleye kapılanlardanımdır. Hal böyleyken bendeki 3 kitabın arkasına basmakalıp bir cümle yazan yayınevine ,güzelim kitap kapaklarına imza atan ama nedense Aslı Erdoğan'a birbirine sadece renkleri benzemeyen kitap kapaklarını layık gören Utku Lomlu'ya nasıl serzenişte bulunmamdan doğal birşey olamz değil mi?.İnsaf edin, en azından yeni basımlarda kitaplara yakışır tasarımlar kullanın.
***Arzunun derebeyliğinde acınası tahtına oturtulmuş,peşkeş çekilen insan bedeniyle karşılaşacaksınız.etin hiç sönmeyen yangını,budalalığı ve eşsiz güzelliği;hafif,uçucu kaçıcı,gelgeç bir yaşam ve her köşe başında bir ölüm... (syf.4)
***Aritmetiğe indirgenen ölüm,kişisel bir trajedi olmaktan çıkıyordu.(syf.17)
***Kıdemli bir göçmendi,insan için vazgeçilmez olanın bir çantaya sığabileceğini,geriye kalan her şeyin gözden çıkarılabileceğini çoktan öğrenmişti.(syf.29)
***Yalnızca tek bir şey adına güvenli suları terk eder,kendi köklerimizi keseriz.Adem'in uğruna ölümsüzlüğü teptiği tek şey adına:BİLİNMEYEN.(syf.43)
***Yalnızlığı ,odak noktası belirlenemyen bir ağrı gibi gövdesine yayılır,sevme ve sevilme gereksinimi ölüm kalım sorunu haline gelirdi.Yaşamı sevecen,anlamlı yada en azından katlanılır kılan tek şeyin aşk olduğuna inandırırıdı kendini.bazen de ,şanslı bir gününüdeyse eğer,yoldan geçen bir tanıdık,Özgür'ün hüzünlü profilini camdan seçer ,bir bira içimi yarenlik ederdi.Kim olursa olsun,eski ev sahibinin oğlu,süparmarketteki satıcı ,aylar önce bir konserde tanıştığı adsız bir yüz,dört elle sarılırdı ona;çoştukça çoşar,konuştukça konuşurdu.Yalnız insanlar hep fazla konuşur.(syf.94)
***Dünyayı döndüren gücün sevgi ve iyimserlik olduğuna inanan Tolstoy 'du değil mi? (syf.96)
***Artık biliyordu,Amazonlar'a dek kaçsa da ,kendini yanında götürecekti.Küf kokulu,yüklü bir geçmiş bohçasıyla birlikte...(syf.113)
***Sıfır noktasına varan herkesin bildiğini o da biliyor artık,insanın yoluna çıkan bütün cesetler,onu tek bir yerinden,en zayıf yerinden vurur:Kendi içindeki cesetten.(syf.124)
***Yaşam iki göz kırpması arasında görülen bir düştür.Yalnızaca bir düş...(syf.129)
13 Kasım 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Geçen yılın sonuna doğru bir arkadaşımın tavsiyesi ile bütün kitaplarını alıp okumuştum.
Ama daha Kabuk Adam dan başlayarak bütün romanları ile kendi öz yaşamının fazlasıyla iç içe geçmesi beni rahatsız etmişti.
Yazar tabiki eserinde kendinden bir şeyler katmalıdır,(ki çoğu zaman bunu biz okurken değilde sonradan kitabın üzerine düşünürken farkederiz) sadece 3.tekil şahıstan olayları anlatması beklenemez ama Aslı Erdoğan'un kitapların da her şey tek kişinin çevresinde olup bitiyor.Sanki tek kişilik bir oyun gibi..yazarı da yönetmenide oynayanıda Aslı Erdoğan.
Diğer yandan alıntı yaptığın cümlelere bakarak çok etkiliyici bir eserle karşı karşıya kaldığımız aklımıza gelebilir ki başta beni ona çeken de by özellikti.
Ama ben bu konuda son olarak Kundera'nın şu sözleri hatırlıyorum "insan kendini çok büyük bir sır zannedip , kendi saymadığı diğer sırlara önem vermiyor"
Fazlasyla kişiselleştirilmiş yazılara okumaya gelemiyorum.Tabi bunlar benim kişisel düşüncem
Jamini;
Kundera'nın sözüne hak vermemek elde değil fakat bunu edebiyata uygulamak ne kadar uygun bilmiyorum.Ben Aslı Erdoğan'ı birazda senin bahsettiğin sebeplerden dolayı seviyorum.İnsanın kendini ifade edişinin güzel bir örneğini sergilediğini düşünüyorum.Okuduğum tüm yazarların bu kadar kendinden bahsetmelerini istermiydim,kesinlikle bende istemezdim fakat bu birkaç tanesini okumama engel değil.Aslı Erdoğan'ın en akıllıca davrandığı yer bence kitaplarının sayfa sayısı.O anlatımı 350 sayfa olarak bir seferde sindirebileceğimi sanmıyorum.
Anlamlı yorumun için teşekkür ederim.
Ben de bu kitabı çok severek okudum ve ne kadar kalemi güçlü bir yazar dedim kendi kendime.
Yorum Gönder