26 Eylül 2009 Cumartesi

ADINI UNUTAN ADAM (Mehmer Eroğlu)


Mehmet Eroğlu'nun adını ilk olarak LUDMİLLA 'da duymuştum.Belkide o olmasa hiç farketmeyecektim.Bir süre sonra Düş Kırgınları'nı okudum ama paylaşmaya bir türlü fırsat bulamadım daha doğrusu kitabı 2.ye okumadan birşeylerin eksik kalacağını düşündüm.Aradan geçen zamanda da boş durmadım kitaplığıma başka Mehmet Eroğlu kitapları eklemeyi sürdürdüm çünkü Mehmet Eroğlu tüm kitaplarını okumak istediğim yazarlardan birisi oldu.


Tarık,Ali ve adını unutan bir adam var bu kitapta.Birde birsürü kadın...Denize sıfır evde verilen bir partideki kıvırcık saçlı,kısa etekli,esmer kız...Adını unutan adamın hikayesinine eşlik etmesi için ikna etmeye çalıştığı kız...Gönül var mesela,Tarık'la beraber sevdikleri ,kurtulanın kavuşacağı kadın...Olaydan sonra yakalanıp sorguya çekildiği salonda ona içki verip ağzından laf almaya çalışan kadın da var ayrıca.Gönül'ün zoruyla gittiği terapistide bir kadın ve onun da adı yok...En önemli kadını Petra'yı unutmamak gerekir.Ali'nin son hayali olan kadın...Ali'den sonra ortaan kaybolan ve bulunması için çabalanan kadın.Ölmüş bir amcayla belkide hiç varolmayacak bir yere gitmesi muhtemel kadın...

Aslında olay oldukça basit:3 arkadaş politik eyleme katıldıkları bir gece yakalanır.Biri vurulur, diğeri kendini feda eder ve sonuncu adını unutan adam yani en sonunda yakayı ele verir.Uzun bir süre sorgulanır sonra Gönül'ün yanına gider fakat hayatla bir türlü barışamaz.En çokta aklına takılan soruların cevapları için o geceye dönme yolunu arar ve en sonunda bulur.Bu sırayla anlatılsa oldukça sıradan bir roman olabilecekken Mehmet Eroğlu okuyucuyu şaşırtmayı tercih etmiş.Sayfaları birer birer geçerken zaman girdabına yakalanıp bir aşağı bir yukarı savruluyorsunuz.Adını unutan adamın kiminle konuştuğunu anlayabilmek için olayları kafanızda tartıyorsunuz.Petra'nın varlığına inanmak için ipuçları arıyorsunuz.
Artık iyice anladım bazı yazarları sadece bünyemde bıraktıkları tad yüzünden bile okuyabilirim. Ve Mehmet Eroğlu'nun bu buruk hüzünlü tadını,yaşattığı düş yolculuklarını seviyorum.Mehmet Eroğlu okumaya devam arkadaşlar...


Everest Yayınları 152 sayfa
1. basım Şubat 1989 (Can)
4. basım Kasım 2000 (Everest)

8 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Serapçım, okuma zevklerimiz benzeşiyor. M.Eroğlu'nun bütün kitaplarını yalayıp yuttum. Sevmediklerim de oldu ama yine de hepsini okudum. O benim yazarlarımdan biri çünkü. En son yeni kitabı "Fay Kırığı"nı okumuştum yaz başında, sanırım bir üçleme yapacak. Okudukça sinirlenip, umursuzluğa düştüğüm bir Türkiye aynası. Öneririm. Ayrıca "Yürek Sürgünü" de iyi kitaplarından biridir.
Sevgiler canım.
Hamiş: Hep Süslüydüm bloggeri Zehra Öğretmen kitap okuyan bloggerlerin biraraya gelip okuduklarıyla ilgili fikirlerini paylaştığı bir blog düşünüyor. Dahil olursun sanırım.

coffeé dedi ki...

----------------
merhaba,

www.serbestyazarlar.com'da 25 Ekim 2008'den beri buluşmaya devam ediyoruz. 1. yılımızı doldurmaya hazırlanırken, Serbest Yazarlar'a bir kardeş daha katılmasını istedik. bu kardeşin adı Serbest Kitap olacak.

editörlerimizin, yazarlarımızın ve sizin de katkılarınızla kitap eleştirilerini yer vermek istediğimiz bu projede yer almak ister misiniz?

olumlu ya da olumsuz cevaplarınızı ela.kaya@gmail.com'a bekliyoruz..

Adsız dedi ki...

Serapcim hayatımdaki belki de ilk defa yorulduğumu hissediyorum. İşlerim çok yoğun. Kitap okuma hızım bile düştü. Ama blogumda paylaşacağım kitaplar çok. İlk fırsatta geliyor. İlgin için çok tesekkurler.....

7.oda dedi ki...

hiç okumadım Mehmet Eroğlu..
kitap adları nasıl güzel geldi..
düş kırgınları
adını unutan adam..

notumu aldım teşekkürler

ena dedi ki...

Yazarı ilk kez ilginç bir tesadüfle tanımıştım ben. Kusma Kulübü kitabını bir iki gün içinde bitirmiş, çok da etkilenmiştim. Bilhassa da içinde geçen "Hiç kimsenin sadece kendine ait bir hayatı yoktur. Vicdansızlar, var sananlardır," cümlesini uzun yıllar kullandım, hâlâ da kullanıyorum. İkinci olarak Adını Unutan Adam'ı almıştım. Ama ilginçtir, bir türlü bitiremedim o kitabı. Çok sıktı beni. Belki okuduğum dönem yanlıştı, belki benim halet-i ruhiyem elverişli değildi ama bir türlü olmadı işte. Şimdi sizin yazınızı okuduktan sonra kitaplıktan çıkarıp okunacakların yanına ekledim. Belki bu sefer olur.:)

Ludmilla dedi ki...

Üslubunu çok tuttuğum bir yazar olur kendisi, beğenmene çok sevindim Serapcım.

Daha keyifli okumalar. ;)

SERAP dedi ki...

Ena;
Cümle gerçekten vurucuymuş...Kusma Külübü'nü daha almadım elimde başka kitapları var yazarın onlardan sonra sıra onada gelecek.Banada oluyor bazen öyle,kitap etken madde olarak ne kadar önemliyse(konusu,yazım şekli,yazarı vs.) etkilenen maddenin yani bizimde ruh halimiz,yaşımız hatta okuduğumuz mekan bile kitaba bakış açımızı değiştirebiliyor.Şimdidien güzel okumalar...

SERAP dedi ki...

Ludmilla;
Henüz referansında adının olduğu bir kitabı beğenmemezlik yaşamadım.İnşallah başka sefere:)