17 Mayıs 2008 Cumartesi

HAMLET (William Shakespeare )


Hamlet ve Horatio mezarlıkta

Evvel zaman içinde'nin Shakespeare sevgisini anlayabilmek için araştırma yaparken Ophelia'ya nasıl rastladığımı anlatmıştım daha önce.Ophelia'yı bulupta hikayesini okumamak olmazdı.Hangi yayınevinin çevirisi daha iyidir diye düşüneceğime kısa yolu seçip yine kütüphaneye koştum. Shakespeare 'in tüm eserlerini kaldırıldıkları depodan çıkarttırdım ve öncelikli olarak Hamlet'i aldım.Kitap, 1966 Milli Eğitim Basımevi Basımı (Orhan Burian çevirisi) olmasına rağmen oldukça iyi durumdaydı.İlk sayfalarında Shakespeare ve Hamlet hakkında bilgilerinde yeraldığı kitabın daha yeni basımlarını bulursam muhakkak alacağım.

İntikam konusunun çevresinde örülen olaylar zincirinin özetini geçmek gerekirse:Hamlet, babası Danimarka kralının aniden ölümünden çok kısa bir süre sonra amcası Claudıus'un annesi ile evlenmesine çok kızmıştır.Babasının hayeletini görmesi ve söyledikleri Hamlet'i nefret ve intikam çukuruna doğru iter.Babasının katilini ortaya çıkarabilmek için deli taklidi yapan, dengesiz hareketler sergileyen Hamlet yanlışlıkla sevgilisi Ophelia'nın babasını öldürür.Babasının ölümüyle kendini yitiren Ophelia ortalarda gezikirken,Hamlet amcası tarafından öldürtülmek üzere İngiltere'ye gönderilir.Yolculuktan kaçarak saraya dönen Hamlet arkadaşı Horatio ile intkam planları yaparken Ophelia'nın cenazesiyle karşılaşır.Leartes,kız kardeşinin ve babasının ölümünden sorumluğu tuttuğu Hamlet'i öldürebilmek için kralla birlikte plan yapar.Devamını kitapta bulabilirsiniz:)


Görsellik eklendiğinde çok daha güzel olacağını düşündüğüm bu oyun,senelerdir bildiğim bir bilginin yanlışlığını da ortaya koydu.Çoğumuz Hamlet'i meşhur sözünü ( "Olmak ya da olmamak...İşte bütün mesele bu." ) söylerken elinde bir kuru kafayla hayal ederiz çünkü öyle öğretilmiştir ama öyle değilmiş.Eline kuru kafayı aldığı mezarlık sahnesinde arkadaşı Horatio'ya , kemiklerin sahibi hakkında bilgi vermektedir.Benim gibi yanlış bilenlerin haberi ola:)


Kitapta,ahlak,kişilik ve sevgi üzerine söylenmiş o kadar anlamlı cümleler var ki,birkaç tenesini beyninize kazımak için 2. defa okumayı isteyebilirsiniz.Keyifli okumalar...


Yaşamak mı,yoksa ölmek mi,mesele bunda.Kör talihin sapanlarına,oklarına zihninde tahammül göstermek mi daha mertçe olur,yoksa kaygıların ummanına karşı silahlanıp okları yok etmek mi?Ölmek:uyumak.O kadar!Bir uykuyla kalp üzüntüsünü,tabiatın bedene miras olarak verdiği bin bir acıyı sona erdiriyoruz diyebilmek,candan gönülden istenecek bir son olur.
Ölmek:uyumak. Belki de bir rüya görmek!Ya,dert orada:çünkü,bu fani kalıbı üstümüzden sıyırıp attıktan sonra,o ölüm uykusunda kim bilir ne rüyalar görürüz düşüncesi bizi durmaya mecbur ediyor.Yaşamak felaketini uzatan,işte bu düşünce.Yoksa-insan bir hançerle kendi işini kendi halleebilirken-zamanın sillesine,hareketlerine,zalimin haksızlıklarına,kendini beğenmişin küstahlıklarına,karşılıksız aşkın ıstırabına,kanunun ihmaline,mevki sahibinin kibrine,sabırla gösterilen liyakatın değersizlerce hor görülmesine kim tahammül ederdi?(syf.82)


Nasıl da karşılaştığım şey beni itham ediyor,hızını kaybeden intikam hissimi mahmuzluyor!Eğer bütün eğlencesi,bütün işi gücü yiyip içip uyumaksa insan nedir ki?Hayvandır,fazla bir şey değil.Elbet ki bizi,ilerisini gerisini görecek kadar geniş bir muhakeme sahibi olarak yaratan Tanrı bu ilahi akıl ve iktidarı,kullanılmasın da küf bağlasın diye vermedi bize.Şimdi;hayvanlara has unutkanlık yüzünden mi,netice üzerinde gereğinden fazla durup düşünmekten doğan aşağılık bir tereddüt yüzünden mi bilmem -ama bu düşünce dörde bölünse,sade bir parçası makul çıkar,üç parçası muhakkak korkaktır- bilmem niçin hala "bu iş yapılacak" deyip durmaktayım:değil mi ki onu yapmak için sebebe de,iradeye de,kuvvete de imkana da sahibim.(syf.133)

Suçlu insan öyle olmaz endişelerle doludur ki mahvedilmekten korkarken ,kendi kendini mahveder.(syf.135)

Irmağın üstüne sarkmış bir söğüt ağacı vardır,gümüş yaprakları suda akseder.Ophelia oraya düğün çiçeklerinden,ısırganlardan,papatyalardan,sözünü sakınmaz çobanların daha kaba saba bir isim taktığı fakat uslu kızlarımızın ölü parmağı dediği salep çiçeklerinden yapılma garip çelenklerle gelmiş.Çiçekli tacını sarkan dallardan birine takmak için ağaca tırmanırken merhametsiz birdal kırılıvermiş;çiçekli çelenkleri de kendi de aplayan ırmağa düşmüşler. Elbiseleri kabarıp açılarak onu,su perileri gibi,bir zaman su üstünde tutmuş.Bu arada,içinde bulunduğu tehlikenin farkında değilmiş yahut suda doğmuş da ona alışık bir mahlukmuş gibi hep eski şarkılardan parçalar söyleyip duruyormuş.Ama çok geçmeden üstündekiler iyice ıslanıp ağırlaşarak zavallıcığı,tatlı şarkısının ortasında kesip çamurdan mezarına sürüklemişler.(syf.155)


Hamlet'in ölümü


**Okuduğum kitabın kapağını bulamadım.Üzgünüm.

3 yorum:

Unknown dedi ki...

:-) ne mutlu bana ki seni Shakespeare'le tanıştırdım. Ben eserlerini zevkle okuyorum, yorumundan anladığım kadarıyla sen de beğenmişsin Hamlet'i. Hadi bakalım, umarım devamı gelir.

Sanırım senin okuduğun orjinal çevirisi. Bendeki sadeleştirilmiş fikrimce. Tadını tam alabilmek için senin gibi yapmak lazım.

sevgiler...

GAMZE dedi ki...

gözyaşlarım sel......

SERAP dedi ki...

evvelzamaniçinde;
Gerçekten beğendim,okurken zorlanırım falan sanıyordum ama korktuğum başıma gelmedi.Çevirinin kalitesi bu tarz yapıtlardan alınacak tadı daha fazla etkiliyor bencede bulabilirsen sende milli eğitimin kitaplarını al.Tasarım harikası değiller ama birçok yayınevinden daha başarılılar.

Kuşum;
Sen niye üzüldün bakayım o kadar:(