18 Şubat 2010 Perşembe

BİRKAÇ KİTAP BİRDEN...


Okuduğum herhangi bir metinde önüme ansızın çıkan kitap ve yazar adları beni inanılmaz derecede kışkırtır.Onları bir kenara not alırım ,kitap satış sitelerindeki sanal hafızalara kaydederim,daha okumadan ne olduklarına dair bilgi edinmeye çalışırım.Kitap okumayı seven, okudukları hakkında notlar tutan , çoğu zaman yazma hızı okuma hızının yanından bile geçmeyen ,sadece kitabın içindekilere değil kitabın sayfalarına,kapaklarına,içine düşülen notlara doyasıya aşık,kitaplara olan açgözlülüğünü doyuramayan (doyurmakta istemeyen:) bana ; her yeni kitap isminin nasıl bir azap yarattığını anlayabilen var mı acaba?Merak ettiğim ama alamadığım,aldığım ama okuyamadığım her kitabın açgözlülüğümü doyurmak yerine onu daha da büyüttüğünden ve büyümenin bende yarattığı acizlik hissinden haberi olan var mı? Sırf bu sebeple bazı yazarlara bulaşmadığımı biliyor muydunuz peki?Artık biliyorsunuz çünkü o yazarlardan biri hayatıma girdi ve ben daha ilk kitaının yarısına anca gelmişken işin içinden çıkamamaya başladım.SELİM İLERİ çekindiğim yazarlardandı...Sadece Radikal Kitap'taki yazılarını okumak bile bende tarifi imkansız bir kıskançlık yaratırken kitaplarını nasıl okuyabilirdim ki...

Herşey, son zamanlarda elime aldığım kitapların istediğim şeyi bana vermediklerini hissetmemle başladı.Aslında istediğim şey o kadar da zor değildi...Son zamanlarda içimi saran kasvetten uzaklaşabilmek için aşka dair birşeyler okumak istiyordum.Kırılganda olsa aşk,azapta çektirse aşk,gülümsettirsede aşk,hülyalara daldırsada aşk,ağlatsa aşk...Bozkırkurdu kapağının açıldığıyla kaldı.Eşimin hediye ettiği Boleyn'in Mirası 150. sayfadan ileri gidemedi.Saray Gezisi zaten her gece okunduğundan seyri bozulmadan usul usul devam etti.Kitap raflarına bakıp bakıp durdum sürekli.Elif imdadıma yetişti.Halide Edip Adıvar'ın KALP AĞRISI'nı tutuşturdu elime "Senin istediğin kitap bu " diye. Kalp Ağrısı tam anlamıyla taşı gediğine koydu ama asıl bahsetmek istediğim kitabın tamamı değil ...Sadece arka kapaktaki yazı...Bu yazı Selim İleri tarafından kaleme alınmıştı ve kitap hakkında hissettiklerimi o kadar net açıklıyordu ki daha fazla engelleyemedim Selim İleri okumayı...


Hemen kütüphaneye gittim ,varolan kitaplarından adı en çok hoşuma gideni aldım,okumaya başladım."KAR YAĞIYOR HAYATIMA 'nın anı kitabı olduğunu ,çoğunluğu edebiyatçılardan oluşan 24 kişiden bahsettiğini nerden bilebilirdim.Kalp ağrısı'nın arka kapağındaki yazının tamamının bu kitapta olduğunu da hiçbir kuş fısıldamadı kulağıma...Bu rastlantıyla iyice gemi azıya alan bendeniz okumaya başladığımdan beri kağıt -kalem elimde not alıp duruyorum adı geçen kitapları...Bu not almaların bana gösterdiği en önemli şey, iyi bir okuyucu(kendi kriterlerime göre) olmak istiyorsam iyi bir okuma planı yapmalıyım ,yoksa bilmem kaç tane kitap okumak beni istediğim yere getirmeyecek...Sonu nereye varacak ,içimdeki uçurumu daha ne kadar büyütecek bu kitaplar bilmiyorum.Bildiğim tek şey bu aralar kar yağan hayatıma mola verip soluk bile almadan kitap okumak istediğim....

15 yorum:

Ghanima dedi ki...

aynı şeyi düşünüyormuşuz..seni çok iyi anlıyorum..öyle bir boşluk ki okudukça daha da açılıyor sanki

Derinden dedi ki...

İnanın kitap okuyan herkeste bu aç gözlülük, hepsini okuma isteği var. Ama ben bir kaç kitap okuyanlara her zaman imrenmişimdir. Çünkü hiçbir zaman yapamadım.

huzur dedi ki...

"Duygularıma tercüman oldun" diye bir ifade vardır. Sanırım ne demek istediğimi anladınız.
Ben de aynen sizin gibi ilgimi çeken kitapları sanal satış sitelerine kaydediyorum.Sonrasında sipariş için siteye girdiğim de bazılarını hatırlamakta zorlandığım oluyor. Kendimce şöyle bir çözüm buldum.İlgilendiğim kitabın ilk sayfalarını okuyabileceğim sitelere göz atıyorum. Her site farklı kitaplarda buna olanak sağlıyor. Eğer kitap beni yakalıyorsa kaydediyorum.Tabii ki okuma listesi olmazsa olmaz. Ama ne kadar okuma listesi yapsam da araya sızanlar oluyor.
Güzel paylaşım için teşekkürler.

Unknown dedi ki...

Serap merhaba, hissettiklerini çok iyi anlıyorum ve iyi bir okuyucu olmanın okuduğun kitapların niceliği ile değil niteliğiyle alakalı olduğu fikrine kesinlikle katılıyorum. Hatta bu fikri kendimce uygulamaya da koydum. Geriye dönüp baktığımda gün geçtikçe hem okumalarım hem seyirlerimde daha fazla seçici olduğumu farkettim. Bu seçicilik dediğin gibi kitap açlığıyla ele alınan her kitabın bir süre sonra okuru tatmin etmemeye başlamasıyla oluşuyor. Yarıda bırakılan hatta alınıp da hiç başlanmayan kitaplar vs.
Şunu da söyleyeyim: Senin kitap seçimlerinin çoğu çok başarılı seçimler, tavsiye ettiklerin de öyle. Mesela Sarmaşık... Henüz hakkında yazı yazamadım ama okudum. Bana yazdığın yorumu da aklımda tutuyorum. Kitaba yorum yazdığımda umarım seni etkileyen sahneleri de doğru tahmin etmiş olurum :-)
Benim de okuduğum ama yazmadığım kitaplar birikti. Bu aralar radyo tiyatrosuna ve örgü işine kafayı taktığım için yazma konusunda tembellik ediyorum ama daha sık yazmayı da özledim. Madem kasvetli bir dönemden geçiyorsun ki ben de öyleyim :-) mektup arkadaşlığı yapalım ne dersin? Bu mektuplar blog üzerinden açık mektup olabileceği gibi tamamen şahsa özel posta yoluyla da olabilir. Diyorum ki yine kitapların, filmlerin ya da hayata keyif katan ne varsa onları paylaşabileceğimiz bir oluşum da olabilir bu.
Ne dersin?

sevgiler, Eylül'ü ve seni öpüyorum...

serpil dedi ki...

Serapcım, o zaman sana güzel bir haber vereyim : Selçuk Altun'un güzel kitabı Kitap İçin'in ikincisi Nisan'da çıkacakmış : )

Güneş Akay dedi ki...

Okumak çok güzel, gerçekten okudukça okuyası geliyor insanın,

Bu arada bundan sonra
http://gunescuneyt.blogspot.com
adresindeyiz.

Güneş Akay dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SERAP dedi ki...

Ghanima;
Bunu hisseden çok kişi olduğunu bilmeme rağmen bazen sadece ben boşlukta kalıyormuşum gibi geliyor...Öyle bir boşluk ki hem korkuyorum dibini görememekten hem de içinden hiç çıkmak istemiyorum..

SERAP dedi ki...

Dalgasesleri;
Vaktim olsa günün her saati için ayrı kitap seçebilirim:)

Hayalbemol dedi ki...

Kitap okumaya olan aşkını öyle güzel kelimelerle dile getirmişsin ki, sanki bir hikaye okur gibi sözlerinizi canlandırdım gözümde. Kitap aşkı, tutukusu bir ara bende fazla büyümüştü. Okuyamacağımdan fazlasını satın alıyor ve bunun etkisiyle geriliyordum. Şimdi durumu biraz hafife almaya çalışıyorum. Fazla seçici olmaya özen gösteriyorum ama yine de yetişemiyorum :)))

SERAP dedi ki...

Catharsis;
Kara Kitap'la çok dua ettik yılbaşı piyangosundan listelenmiş kitapları alacak kadar para çıksın diye ama olmadı işte:)Bende okuma listesi yapıyorum ama genelde araya sızanlar okuma listesinden oluyor:)

SERAP dedi ki...

Evvelzaman içinde;
Cidden harikasın...Mektup işi iyi fikir.hangisini tercih edelim sen karar ver:)

**Sarmaşık için yazdığım yorum benimde aklımda:)En kısa zamanda bekliyorum yazını.

***Radyo yazını okuyunca çok kıskandım ama onada kafayı takarsam çok daha mutsuz olurum çünkü son zamanlarda hiçbirşeye yetişemiyorum oysaki birşeyde yapmıyorum.

***Ben bu konuda takıntılıydım en sıkıcı kitabı bile okur en azından sonraya bırakırdım ama yaşlandıkça gerçekten okunmayı hakeden (kendimce)kitaplara haksızlık olduğunu farketmeye başladım.Bundan sonra kuralım "kitapta zorlama yoktur":)

SERAP dedi ki...

Serpil;
Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim...Yok yok buna sevinmeden duramam gerçekten...Haber için saol...bahar başı için hazırlanan listeye hemen ekledim...

SERAP dedi ki...

Güneş;
söz konusu doymak olunca bir tatlıya bir de kitaba hayır diyemiyorum...

SERAP dedi ki...

Hayalbemol;
O kadar güzeller ki hangi birini seçeceğim şaşırıyorum...Sürekli evdeki kitaplar bitmeden kitap almama sözü vermekten ve arkasından bunu en kısa zamanda bozmak için çalışmalara başlamaktan kendimi alamıyorum.