17 Haziran 2008 Salı

BENİM MESKENİM DAĞLARDIR DAĞLAR...

























Geçen haftanın son günleri o kadar yoğun ve eğlenceli geçti ki..Perşembe günü kızım ve eşimle Samsun yollarını katettik.Ünye'den sonra yağmur yağmaya başlayınca biraz keyfimiz kaçtı ama Samsun bizi kapalı ama yağmursuz bir havayla karşılayınca bunada şükür dedik.Eşim işilerini hallederken bizde gezinmeye başladık kuzuyla.Lcw'dan elbise almak istediğini açık seçik söyleyen kızımın topladığı bir sürü elbiseyle kabine girmesi çok komikti.En sonunda birini beğendi.Bu giyinme işlemi aynı elbiseyi 2-3 defa giymeye uzanınca bir saatimizi adadığımız mağazadan kaçar gibi çıktım.

Cuma günü köy gezim vardı.Belki kimse bilmiyordur.Sağlık ocağı ebeleri kendilerine ait bölgelerdeki evleri tek tek gezmek zorundadır.Ben de bu niyetle müdürlükten aracımı istedim ve başladım gezmeye..Bebeklerimin çoğu yaylaya gitmeden önce onları sevip aşılarını yaptım.Gebişlerimin son kontrollerini ve hatırlatmalarını yapıp acil durum bilgileri verdim vs.Mesai bitiminde de benim köyümün altından geçen ve yapımı yılan hikayesine dönen "Mesudiye ( Dere) Yolu"nun biraz ilerisine gitmeye karar verdim.10 dk'da hava değişti ve ben birkez daha ne güzel bir memlekette yaşadığımızı,onu yok etmek içinse ne çok uğraştığımızı anladım.Benim uyduruk makineyle anca bu kadar çekiliyor ama kesinlikle seyretmelik bir manzara...Vatandaşın biri makinesini satmaya karar verirse Karadeniz'in güzelliklerini gerçekten çekebilirim belki.Araba dev kaya kütlelerinin yanından geçerken korkuyla karışık bir heyecan duymamak çok zor.Bir günde yolun sonundaki barajı gezmeye gitmem gerekecek.
Cuma gününün macerası İstanbul'dan gelen doktorum ve asistanının bize yemeğe gelmelerini haber alınca tekrar hızlandı.Sağolsun kayınvalidem yemekleri yapmaya başlamış ama yardım etmeden olmazdı.Eve gelip herşeyi hazırladık ve beklemeye koyulduk.2,5 kilo sebzeli kefal fırında duruyor ve ben açlıktan kıvranıyorum.Birde bunun üzerine saat 20:00'de eşiniz arayıp, misafirlerinizin korsan ev sahipleri tarafından kaçırıldığını haber veriyor.Çıldırdım tek kelimeyle..Misafirlerim çalındığı için...Bunun terbiyesizlik olduğunu anlamayan bir insan toplululuğuyla yaşadığım için...Eşimin yorgunluğuna yorgunluk katıldığı için...Hazırlıklarımız boşuna gittiği için... O kadar çok sinirlendim ki ağrıyan mideme bir tas çorbayı anca sokabildim.Ama inadım inat ben de bunu o korsanlara ödetmezsem Serap değilim:)

Şimdi giyinip "Çocuğun Psikososyal Gelişimini Destekleme Programı" eğitimine gitmeliyim. Cumartesi ve pazar ise çok daha az sinirli ve bol eğlenceli olarak geçti.Vaktim olunca (tabi Gönülcüm resimleri de gönderince) hemen yazıcam...

6 yorum:

....... dedi ki...

Vatandaş'dan sevgilerle :)

erfe dedi ki...

güzel manzaralar gerçekten. İyi bir makine ile dahada hoşçekimler yapılabilir. Ebelik için buralarada uğrasan ne iyi olurdu :) İstanbul'da büyük bir köy nasılsa:)ve ben milyon tane soru sorsaydım sana gebelikle ilgili.

Büşra dedi ki...

fotoğraftaki sen isen, öyle tahmin ediyorum, mekana uyum sağlamışsın:)) BEYAZ DA OLMASA ÜSTÜNDE KAYBOLURDUN O YEŞİL DAĞLARIN ARASINDA, KİMSECİKLER BULAMAZDI SENİ :))

kaldırımçocukları dedi ki...

Kefalleri yemek için ben gelebilirdim aslında :P Ah! Karadenize bir kere de olsa gidebilsem ne güzel olurdu...

....... dedi ki...

Şimdi. Sana kesin güzel bir makina lazım. Da... Ben nereden para bulsam da bunu satıp yerine D200 veya D300 alsam. Ama bir yandan da o güzellikleri kaçırmana yüreğim dayanmıyor. Napsam napsam..

GAMZE dedi ki...

O ÖDEME İŞLEMİNDE BEN DE YANINDA OLMAK İSTERDİM.AĞRISIZ VE ACISIZ DESEK KANAR GELİRLERDE SÜREÇ HIZLANIR MI ACABA :)))