25 Nisan 2008 Cuma

SOBE-KİTAPLAR

Sevgili dost Evvel zaman içinde'den hoş bir sobe geldi.Kabul etmemek olmaz dimi?:)

Ağaç yaşken eğilir derler ya benimkide öyle bir hikaye.Okumayı seven,bilgiç ve güleç bir teyzem vardır benim.Köylere gider kızlara dikiş nakış öğretirdi,sırf ellerinde bir zanaatleri olsunda evlendiklerinde ezilmesinler diye.Giderken yanında koli dolusu kitap götürürdü,hem kendi okuyabilmek , hemde başkalarına okutabilmek için.Bana ilk kitabı alan o olmuştu:Hangisi olduğunu hatırlamıyorum ama Ayşegül serisine ait bir kitaptı.Ardından devamı gelmişti Ayşegül'ün.Okumayı söktükten sonra okulda,kendi sınıf kitaplığımızdaki kitaplara;evde teyzemlerin Sofra yemek ansiklopedilerine,temel britanicanalarına(o zamanlar fasikül fasikül gelirdi,kırmızı cildine hastaydım),saatli maarif takvimlerinin arka sayfalarına saldırırdım.İlk okulda öğretmenimizin hızlı okuma yarışlarını kazananlara aldığı kitapların hepsine sahip olabilmek için deli gibi çalışırdım.Çok hızlı konuşmam o günlerderin alışkanlığıdır.Kendi paramla aldığım ilk kitap Oriana Fallaci'den Doğmamış Bir Çocuğa Mektup'tur.Tekirdağ'da ara sokakta adını şimdi hatırlamadığım bir kitapçıdan almıştım.O zamana kadar sadece okumaya yönelik olan tutkum,o günden sonra nesne olarak kitabada yönelmiştir.



Yatılı okuldaki lise yıllarımda ders çalışmaya ve kitap okumaya yeterince zamanım vardı.O günlerden bugünlere kalan en iyi alışkanlığım kitap okumaya her zaman için vakit ayırabilmem olmuştur.Kitap okumak başka dünyalara,bilinmeyenlere,göremediklerime ulaşmak için en uygun yol olmuştur benim için.Kızımdan önce bazen okurken kendimi kaybeder,saati falan unuturdum.Şimdi o kayboluşlar azaldıama yinede okumak benim için vazgeçilmez bir eylem.



Kitapı nesne olarakta çok severim.Aslında genel olarak okuma-yazma eylemlerine yönelik her nesneye ilgim vardır(kalemlere,dosyalara,kitaplılara,bide son zamanlarda yabancı sitelerde gördüğüm kitap kılıflarına mesela) ama kitabın yeri bambaşkadır.Sevdiğim yazarların kitaplarını ilk defa elime almaktan, keskin ağaç kokusunu duymaktan,tertemiz sayfaların bana göz kırpmasından aldığım büyük zevki; aralarına notlar sıkıştırılmış,okuyanların anılarını hayal etmeme olanak taşıyan,sararmış sayfalarına bakarken yaşlı insanlara gösterdiğim nezaketten hiçbir farkı olamayan davranışlar sergilediğim eski kitaplarda da bulurum.Liseden beri kitaplara olan ilgimi görenler "Aç kalırsan onları yersin "esprisini! yapmış fakat beni yıldıramamıştır. Bunun nedeni binlerce kitabımın olması değil(ki zaten o kadar yok) çevremin kitap indirimleri yerine giysi indirimlerini takip eden insanlarla dolu olmasıdır.



Benden kitap ödünç almak oldukça zordur ,şartlarım ağırdır:) Kitabın kıvrılmasından,sıkış pıkış tıkıştırılmasından nefret ederim.Bu yüzden benden alınan kitapların çoğu yenisi alınarak bana geri verilir.Çok despot olduğu düşünenleriniz çıkabilir ama benim gösterdiğim özenin gösterilmesini isterim kitaplarıma karşı.Kitaplarımın üzerine notlar alırım,altını çizerim satırlarına ama kesinlikle onları hor kullanmam.Kitap mülkiyetiyle ilgili birçok toplumsal sav atılabilir ortaya ama ben bu konuda cimriyim .Kızıma bırakababileceğim en iyi miraslardan biri olarakta baktığım kitaplarıma karşı hassasım ve hassas olmakta istiyorum.Yalnız bu cimriliğimi delebilen insanlar çıkmıyor değil,kitap sevgisinden emin olduğum bir arkadaşıma seve seve veririm kitaplarımı.

Yazdıkça aklıma eklenecek bir sürü şey geliyor,bu sebeple bu yazının devamı gelecek gibi görünüyor. Bu arada üşenmedim takip ettim ve bu sobenin ilk çıkış sahibi buldum.Wolkanca'nın başlattığı bu sobe kulaktan kulağa gelirken oldukça fazla şekil değiştirmiş bir gün üşenmezsem onun dediğinide yapacağım.Benden de Erfe'ye ,moru gidip kendi kalan Uragan'a ve yoğunluğundan fırsat bulabilirse yazması için Çınar ağacına gitsin bu sobe..

5 yorum:

kaldırımçocukları dedi ki...

"çevremin kitap indirimleri yerine giysi indirimlerini takip eden insanlarla dolu olmasıdır." bu cümle bir anda arkadaşlarımın alış verş çılgınlığını getirdi gözümün önüne =) babamın hep söylediği şeydir " benim size en büyük mirasım kitaplarım" der böyle bir cümleyi başkasındn da duymak duygulandırdı beni. İnşallah uzun ve mutlu bir hayat sürersiniz ve arkanızda sadece kitaplar değil kitap ilim aşkıyla yanıp tutuşan güzel evlatlar bırakırsınız...

SERAP dedi ki...

Çevremekiler bazen sıkılıyor bu huyumdan,Ordu'ya ilk geldiğimde de düzgün bir kitapçı aradım ama nafile.Kitaplara verdiğim paranın çok azına acımışımdır(Bkz:Piraye ve Neva:)Kitapların varlığı bana bir huzur veriyor ve ben huzuru bu kadar ucuza satın alabildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.Babanızın hislerini anlayabiliyorum.Benim aldığım her kitabın isim ve tarih atmak gibi bir huyum vardı.3senedir isim yerinde kızımın adı yazıyor.Umarım dilekleriniz hepimiz için geçerli olur:)

cinar dedi ki...

Ne güzel yazmışsın Serap'cım. Keşke yeni nesil için de bu kadar değerli olsa kitaplar. Hakikaten içinde olduğu sıkıntılı dönemi bile unutturabilen, insana farklı kapılar açabilen yegane şeydir belki de kitaplar. Öykücü de aynı konuda sobelemiş beni. Teşekkür ediyorum ikinize de. Zevkle yazacağım :)

cinar dedi ki...

.. ve tamamladım sobe yazımı :)

SERAP dedi ki...

Ben inanıyorum olacaktır.Bizim çocuklarımızda bizim kadar değer verecektir kitaplara ve dünya böyle dönecektir vakti dolana kadar.Şimdide yazını okuyacağım:)