30 Aralık 2007 Pazar

HANDAN (Halide Edip Adıvar)


Siyah Süt'te Halide Edip Adıvar'dan da bahsediyor Elif Şafak.Nerdeyse 100 yıl önce ülkemde yaşayan kadın hikayelerini okumak,hemde bunu yeni cumhuriyette milletvekilliği yapmış bir kadının kaleminden okumak bana çok cazip geldi.
Beden ve beyin arasında seçim yapmaya zorlanan kadının varoluş çabasını anlatıyor kitap.Bir tarafta kocasına itaattkar,uysal ve saf Neriman, diğer tarafta bilgili,öğrenmeye hevesli,kendi başına durmayı beceren Handan...Kendisine bağımlı eşinden vazgeçemeyen ama eksik kalan maneviyatını Handan'la tamamlayan Refik Cemal...Bu üçlünün hayatlarına yorumlarıyla katkıda bulunan Server...Handan'ı kadınlığına sahip çıkamamakla suçlayan ve onu aldatan kocası Hüsnü Paşa...Sevgisinin sebebini yanlış anlattığı için Handan tarfından reddedilen zavallı Nazım...Ve mektuplarla oluşturulmuş bir roman...
Kitabı okurken yazıldığı (1912) devrin şartlarını aklınızdan çıkartmazsanız,yazarın ne kadar güçlü ve şimdiye kadar alışılmışın dışında kadın karakterleri kullandığını farkedersiniz.Evindeki kafesli camların dışına çıkmayı becerebilmiş, bilgili, düşünmeyi hak sayan,batılı eğitimle büyümüş,yabancı dil bilen kadınlar...



Özellikle Handan'ın sevgisini ve tutkusundaki şiddeti gösterebilmek için ruhunun içine kadar girer yazar.Okurken beni oldukça etkileyen ruh sarsıntıları yaşatır Handan'a..Halide Edip'in Handan'a otobiyografik öğeler yüklediği yönünde söylentiler ise bir çok kaynakta belirtiliyor ve kitapta Handan'ı anlatan bakışlar sanki yukarıdaki resimle aynıymış hissine kapılıyorsunuz.
Benim okuduğum kitap 1963 basımıydı.İçindeki Osmanlıca kelimelere rağmen akıcılığını kaybettirmedi,eğer yeni basımı okunursa daha bile iyi olacağı kanısındayım.


Handan'ın içinde kopan fırtınanın özeti :
"Ben artık zelil ve sefil bir günahkâr oldum. Ben artık tarihin en mel’un çehresi Yehuda’ya bir nazire oldum. Yehuda nasıl dünyanın pek muazzez bir simasını, efendisini birkaç dinar için sattı ise ben de dünyanın beni en çok sevmiş bir ruhunu, o ruhun hududu olmayan emniyetini, muhitini sattım, dünyada en çok sevdiği bir şeyin kalbini ondan çaldım.Gerçi çalmak için birşey yapmadım;kalbimde o kadar zaman gizlenen rabıtayı hiç belli etmedim.Fakat sevdim.ben neriman'ın kocasını sevdim.Kardeşimin kocasını sevdim!Ve bunları düşünürken ruhumda ebedi bir kesel var.Kendi fenalığımın hudutsuzluğu, mülevvesliği karşısında aczinden hiç olan bir ruhun füturu,keseli var.
Yehuda,İsayı sattığı paraları,feda ettiği ilahi şeyin pahası diye nasıl iğrenerek iade ettiyse ve kendini asdıysa,ben de bu büyük habis hiyanetin temin ettiği aşkı fırlatıp bir köşede gebermek istiyorum."

0 yorum: